Ruşen Olmak Ne Demek?
Hepimizin sosyal medyada bir şekilde karşılaştığı, tartışmalara yön veren ve bazen de laf sokmayı bir hobi haline getiren bir “figür” var: Ruşen. Peki, bu kişi kimdir? Bir insan mı, bir davranış biçimi mi, yoksa sadece bir takma ad mı? İzmirli bir genç olarak, sosyal medyada sıkça karşılaştığım bu kavramı biraz daha yakından inceledim ve sanırım pek çok kişi gibi “Ruşen” olmanın anlamını derinlemesine düşündüğümde içimdeki bazı isyanları bastıramadım.
Ruşen Olmak: Güçlü Yanlar
Öncelikle Ruşen olmanın, bana kalırsa birçok güçlü yanı var. İzmir’de genç olmanın ve sosyal medyada aktif olmanın verdiği rahatlıkla, Ruşen gibi duruş sahibi bir insan olmanın, aslında zaman zaman gerekli bir strateji olduğunu söylemek zor değil. Ruşen olmanın ne demek olduğuna bakıldığında, genellikle, durduğu yerden asla taviz vermeyen, her konuya net bir şekilde dahil olan, her görüşü sorgulayan bir insan akla gelir.
Ruşen olmak, bir anlamda özgür olmak demek. Sıkı sosyal medya takibi, olayların nabzını tutma ve genellikle doğru bildiği yanlışlardan ödün vermeme duruşu, bence tam anlamıyla cesaret ister. Bu yüzden Ruşen’i, eğlenceli ve zaman zaman öğretici bir karakter olarak da görebiliriz. Çünkü doğruyu yanlıştan ayırabilen ve bunu insanlara aktarmaktan çekinmeyen biri olmak, sonunda takdir edilecek bir durum.
Ayrıca, Ruşen olmak demek, her anı “yeni bir başlangıç” gibi görmek demek. Sosyal medyada gündemi belirlemek, dilini ve üslubunu da sürekli değiştirmek zorunda kalmak; bazen mizahi, bazen sert bir dille, kendini ifade edebilme becerisi ve bu beceriyi bir stratejiye dönüştürme kabiliyeti büyük bir güç. Ruşenler, toplumsal olaylara sadece bir yorum değil, bir çözüm önerisiyle de yaklaşır. Bu noktada, insanlara sadece şikayet etmekle kalmazlar, çözüm de sunar, farklı bakış açıları getirirler.
Ruşen Olmanın Zayıf Yanları
Ancak Ruşen olmanın, özellikle sosyal medya çağında, bir takım zayıf yönleri de var. Burada bahsedilen zayıf yönler, çoğunlukla sadece “bence”ye dayalı yorumlar, genelleştirmeler ve tartışmaların fazla kişiselleştirilmesiyle ilgili. Bu durum, bazen Ruşen’in söylediklerinin doğruluğuna dair sorgulamaları engelleyebilir ve polemiklere dönüştürülmesine sebep olabilir.
Ruşen olmak demek, sıkça önyargılı olmayı da beraberinde getiriyor. Bir konuda çok sert görüşler beyan edebilmek, bazen diğer insanların görüşlerini dinlemeye yer bırakmaz. “Ruşen” adı altında yapılan bu tür tartışmalar, çoğunlukla karşılıklı hakaretlere ve gereksiz atışmalara yol açabiliyor. Bu da, Ruşen olmanın tehlikeli yönlerinden biri. Çünkü sosyal medyada yapılan her “doğru” yorum, bir diğer kişiye göre yanlış olabilir, ve çoğu zaman herkesin “haklı” olduğu bir ortamda, düşünsel gerilim artar.
Bir diğer sorun ise, Ruşen olmanın, zamana ve yeniliğe uyum sağlamak konusunda bazen eksik kalması. Ruşen, çoğu zaman “eski”ye takılıp kalmış bir figür gibi de algılanabiliyor. Biraz nostaljik bir bakış açısıyla, geçmişe duyduğu özlem, yenilikçi fikirlerin önüne geçebiliyor. Hızla değişen toplumsal dinamiklere ayak uydurmak yerine, her şeyin “önceden ne kadar güzel olduğu” üzerine tartışmalar yapmak, sadece yerinde saymaya yol açar.
Ruşen Olmak: Tartışmaya Değer Bir Konu
Peki, tüm bunları göz önüne aldığınızda, Ruşen olmak aslında neyi ifade eder? Bir tarafı sürekli tartışmak ve her şeyin içinde olmak isteyen, kesinlikle bir duruşu olan bir karakter mi? Yoksa sadece bir sosyal medya figürü mü? Kim bilir belki de ikisi bir arada. Ruşen olmak, son tahlilde bir karakter meselesidir ve herkesin kendi doğruları ile hareket etmesi gerekir. Ancak bazen, sadece fikirlerin peşinden koşarken, toplumun genel değer yargılarından ne kadar sapmamız gerektiği de sorgulanmalıdır.
Son olarak, Ruşen’i gerçekten tanımak, belki de sadece onun sürekli tartışmaya dayalı paylaşımlarını izlemekle sınırlı kalmamaktır. Sosyal medyada Ruşen olmanın, bu kadar kıymetli ve tartışmalı olmasının sebeplerini, belki de düşünsel bir evrimde bulabiliriz.
Ruşen olmak, elbette çok kıymetli, ama sadece tek bir bakış açısıyla dünyayı görmek kadar tehlikeli de olabilir. O yüzden Ruşen’i takip ederken, sadece bir “görüş” değil, bir “düşünce sistemi” olarak görmek gerekir.
Sizce Ruşen olmak, cesur bir duruş mu, yoksa düşünsel bir daralma mı yaratır?